“Dijital CEO Yeni Dönem, Yeni Fırsatlar 2023” Kitabı
Görüş Sayfası, Hülya Çakıcı Hacıoğlu
Dünya hiç olmadığı kadar baş döndürücü hızla değişiyor dönüşüyor, gelişiyor. Pandemi, Ekonomik ve siyasi çekişmeler, savaş tehditleri, iklim değişiklikleri, enerji ve gıda krizleri, dijitalleşme, kuşak çatışmaları, uzaktan ve hibrit çalışma, tedarik zincirlerindeki kırılmalar derken her yeni gün yeni bir karmaşa ve belirsizlikle başlıyor.
Bizlerde dünyanın bu hızına yetişebilmek, varlığımızı sürdürebilmek, bu karmaşa ve belirsizliklerle başa çıkmak için yeni yollar yeni çözümler arıyor, stratejiler geliştiriyor bazen zorlanıyor, bazen bekliyor, bazen olağan üstü çaba sarf ediyor bazen umutsuzluğa kapılıyoruz ama başımıza her ne gelirse gelsin bir şekilde uyum sağlamak, başarmak ve daha iyi yaşamak istiyoruz.
''Tarih tekerrürden ibarettir derler'', aslında dünya kurulduğu günden bu güne, nice savaşlar, yıkımlar, göçler, salgın hastalıklar, kuraklıklar, kıtlıklar görmüş, acılar ve mutluluklar yaşamış. Ama hiç durmamış hep daha ileriye daha iyiye doğru yol almış, sonunda kazanmış, sonunda başarmış...
Öyleyse; Biz de başarabilir, Biz de kazanabiliriz...
Samuel Beckett'in ''Godot'yu Beklerken'' kitabını hepimiz biliriz, neyi kimi beklediklerini bilmeden, bir kurtarıcı beklemeye başlarlar, beklerler beklerler ancak o kurtarıcı gelmez.
Son dönemlerde ülkemizde;
''Biraz bekleyelim'' (Yaz gelsin, kış bitsin, seçim olsun, yeni yıl gelsin, ramazan bitsin, bayram geçsin)
''Önümüzü Görelim'' (önümüzü göremiyoruz ki, şu an yatırımları durdurduk, projeleri erteledik, kısıtlamaya gittik)
''Yapacak bir şey yok'' anlayışı yaygınlaşmaya bir kültür haline gelmeye başlamış durumda.
Oysaki ihtiyacımız olan, ertelemek beklemek değil, yeni dünya düzenine/düzensizliğine uyum sağlayarak çalışmak ve üretmek.
Değişime açık, Değişim ve Dönüşümü Yönetebilen, Çevik, Atik, Stratejik, Durumsal, İnsan Odaklı Yeni Nesil Liderler olarak harekete geçmek, her değişimin içerisindeki fırsatları görmek, yakalamak ve değerlendirmek.
Zira üzerinde yaşadığımız bereketli topraklar dünyanın merkezinde. Büyük bir hazineye sahip, Geçmişimizden gelen tarihi değerlerimiz, kültürel mirasımız, insan kaynağımız, yer altı zenginliklerimiz, doğal kaynaklarımız, doğamız, denizimiz, suyumuz. Ve de coğrafyamız.
Kendimi bildim bileli ülkem hep çok stratejik bir konumda ve coğrafik önem üzerinden anlatıldı. Asya-Avrupa ve Afrika'yı birbirine bağlayan, Bosborusa sahip verimli toprakları ve turizm kaynakları, doğası ile cennet vatan.
Taş eksen taşa hayat veren bu vatanda, Cumhuriyetimizin 100. yılında, kriz ve karmaşaları iyi yönetme ve hep yeniden var olma yeteneğimizle, yeni dünya düzeninde, dünyanın en önemli ekonomileri arasında yer almak hakkımızdır…
Pandemi sürecinde dünyada yaşanan tedarik zincirinde ve üretim merkezlerindeki kırılmalar, pandemi sonrası ülkemizi önemli bir kesişim noktası olarak Tedarik Zinciri ve Üretim Merkezi olma yolunda avantajlı konuma getirdi. 2022 yılında 18.4 Milyar Dolar ihracat ile tekstilde Avrupa ülkeleri için 2. Büyük tedarikçi konumuna gelmiş durumdayız. Büyümenin diğer sektörleri de kapsayarak devam edeceği öngörülüyor. Savunma sanayinde, sağlık sektöründe ve dijitalleşmedeki başarılarımızla dünyanın pek çok güçlü ülkesini geçmiş durumdayız.
Tüm bunlarla birlikte hala Teknoloji, Tarım, Turizm ve Sanayi de atacağımız doğru adımlar önümüzde büyük fırsatlar olarak duruyor. Attığımız ve atacağımız her adımda da karşımıza İnsan Kaynağımız ve Eğitim Sistemimiz çıkıyor ve bizler de ''Yetenek Kıtlığı''ndan bahsediyoruz. Ancak mevcut deneyimli insan kaynağımızı, genç kuşaklarımızı ve performansa dönüşmeyi bekleyen potansiyel insan kaynağımızı göz önüne alırsak rakamlar bizlere ‘’Yetenek Kıtlığından’’ bahsetmememiz, var olan yeteneği yönetmemiz ve potansiyeli iş gücüne çekmemiz gerektiğini söylüyor.
Hem ülkemizde hem dünyada yapılan son araştırmalar gösteriyor ki; insanın hayata bakış açısı ve beklentileri de hızla değişiyor, gelişiyor ve artıyor.
Yeni insan modeli ve yeni kuşakların beklentileri yönünde, Geleneksel Yönetim Tarzından, Modern Yönetim Tarzına geçiş, ''İnsan Odaklı Kültür'' ve ''İnsan Odaklı Lider'' yaklaşımlarının özde ele alınması gerekliliğini arttırıyor.
Dünyayı Baby Boomerlar yönetiyor, 4 kuşak bir arada yaşıyor, 3 kuşak bir arada çalışıyor. Aslında burada büyük bir potansiyel var, tecrübe, bilgi birimi var. Ustalık, yenilik, teknoloji, enerji ve değişim var. Gelişim imkanı var. Kriz Yönetiminde Başarılı, Değişime Açık, Çevik, Esnek, Empatik, Stratejik, Mentor ve İnsan Odaklı Liderler olarak yönetim tarzımızda yapacağımız küçük değişiklikler ile X kuşağının deneyimlerinden faydalanabilir, Y ve Z kuşağını kazanabiliriz.
Bu farklılıkları ve renkleri bir araya getirebilir, yetkinliklerini geliştirebilir, potansiyeli performansa çevirebilir, kuşaklar arası enerji ve sinerji yaratabilir, var olan insan kaynağımızı en iyi şekilde değerlendirebilir, verimliliği arttırabiliriz.
Yeni dünya düzeninde yerimizi alabilmek, sürdürülebilir büyüme ve sürdürülebilir kalkınma için insana dayalı iş gücüne olan ihtiyacın her geçen gün arttığı bir ortamda kadınlarımız hala o veya bu nedenle iş gücünün dışında kalıyor.
Nüfusumuzun yarısı oluşturan kadınlarımızın çalışma hayatındaki varlığı ile ilgili rakamlar bizlere durumu net olarak anlatıyor. Nüfusumuzun yarısı (42 Milyon) kadın olmasına rağmen sadece bu kadınların 29% (9.5 Milyon) istihdamda yer alıyor. Ve en can alıcı ve kritik nokta; en verimli çağlarında 18-29 Yaş aralığında ne eğitimde ne istihdamda yer almayan 3 Milyon kadın var. İstihdamda yer alan 30 Milyon çalışanın 10%'u, Mavi Yaka Çalışan Kadın çalışan sayısına eşit. (3.2 Milyon)
İş gücü açığından bahsettiğimiz (özellikle mavi yaka çalışanlar) bu günlerde, elimizdeki bu potansiyeli değerlendirmek için adımlar atmamız; iş dünyasına daha fazla kadın çalışan kazandırmamız, yukarıda bahsettiğimiz ''üretim merkezi'' olmamızı hızlandıracak, karlılık ve büyümeyi de beraberinde getirecek, kalkınma ve çağdaş seviyeye ulaşmamıza katkı sağlayacaktır. Zira Güçlü Kadın; Güçlü Aile, Güçlü Toplum, Güçlü Ülke demek...
Ülke olarak her zaman avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. Bugün önümüzde büyük fırsatlar var. Üretim merkezleri, tedarik zinciri merkezleri olabilir, potansiyelimizi kendimiz için kullanarak küresel markalar oluşturabilir, Eğitimden Sağlığa, Tarımdan Turizme, Dijitalleşmeden Teknolojiye kadar her alanda başarılı olabiliriz.
Güç Bizde, Güç İçimizde, Güç İnsan Kaynağımızda...
Cumhuriyetimiz 100.yılını kutlar, sonsuza dek var olacağına inancımla; Kendimiz, Çalışanlarımız, Çözüm Ortaklarımız, Toplumumuz ve Dünya için daha ‘’İYİ YAŞAM’’ dilerim.
İnsanı Kazanırsak Oyunu Kazanırız...