(Çok kez kopyalanmış ve izinsiz kullanılmıştır.)
Bana Kendimi Önemli Hissettir...
Sürdürülebilir başarının yolu; İnsan odaklı yaklaşımlardan,
Adem ve Havva'nın çocukları Kabil'le Habil'den bu yana değişmeyen duygusal ihtiyaçları anlamaktan ve karşılamaktan geçiyor..
'Herkesin boynunda asılı görünmez bir levha vardır. Üzerinde; 'Bana kendimi önemli hissettir’ yazar. İnsanlarla konuşurken bu mesajı asla unutmayın" der dünyanın en başarılı iş insanlarından olan, öldüğünde kişisel servetinin 98 Milyon Dolar olduğu tahmin edilen, odağında insan olan bir kültür yaratan, MaryKayAsh
Hepimiz biliriz Kabil ve Habil'in hikayesini zira İnsanlık tarihinin en eski hikayesidir dilden dile dolaşır nesilden nesile aktarılır dini kitaplarda yer alır.
Kabil Adem'le Havva'nın ilk erkek çocuğudur, annesi tarafından bugünün deyimiyle el bebek gül bebek büyütülür taki kardeşi Habil doğana kadar.
Kabil, kardeşi Habil doğduktan sonra ikinci planda kaldığını annesi tarafından önemsenmendiği sevilmediği düşünmeye başlar. Aklima ile evlenmek ister ancak bu evlilik de annesi babası tarafından onaylanmaz. Rivayete göre Kabil ve Habil'in Allah'a adak sunmasına ve kimin adağı kabul edilirse Aklimanın onunla evlenmesine karar verilir.
Sunulan adaklar içerisinde Habil'in adağı kabul edilir. Kabil ise herkes tarafından reddedildiği hissine kapılır.
Sevilmemek, önemsenmemek, kabul görmemek, reddedilmek, yok sayıldığını düşünmek onu günden güne değiştirmeye başlar.
Duyguları nefret, kin ve intikama dönüşür kardeşini öldürür.
İnsanların yeryüzüne inmesinden, ilk insandan bugüne kadar herşey değişse de değişmeyen tek şey insanın sahip olduğu duygular/duygusal ihtiyaçlar.
Önemsenme, ait olma, kabul görme, değerli hissetme, onaylanma, güven, sevgi, başarı, farkedilme, tanınma gibi Maslow'un da ihtiyaçlar hiyerarşisinde belirttiği her insanın özünü oluşturan insanı insan yapan duygular.
Kaç milyon yıl, kaç kuşak gelip geçse de insan hala aynı duyguları besliyor aynı duygusal ihtiyaçlar peşinde koşuyor, ailesinde arkadaşlarında evinde eşinde işinde bu ihtiyaçlarını giderecek doğru kişiyi ve doğru yeri arıyor. Bulduğu zaman dört elle sarılıyor bulamadığı zaman hayal kırıklığı yaşıyor.
Değişmeyen tek şey değişim derler, aslında değişmeyen tek şey duygular ve insanın insanı önemsemesi, önemli hissetmesi, önemli hissettirmesi...
Şirketler de çalışanlarının duygularına dokunabildikleri, aidiyet duygusu yaratabildikleri, şirketi sahiplenmelerini sağlayabildikleri ve insanla birlikte yürüyebildikleri ölçüde başarılı olabiliyorlar.
Markalar da müşterilerinin duygularına dokunabildikleri, sadakat yaratabildikleri, markayı sahiplenmelerini sağlayabildikleri, duygulara dokunan bir vaat sunabildikleri, hikaye anlatabildikleri ve eşsiz deneyimler yaşatabildikleri ölçüde başarılı olabiliyorlar...
Başarının yolu insandan, insan duygularını anlamaktan anladığını hissettirmekten ve önemsemekten geçiyor...