Krizler, ilk bakışta zorlayıcı ve kayıplarla anılsa da, dikkatli ve stratejik şekilde ele alındığında beraberinde önemli fırsatlar getirir.
Doğru yönetilen bir kriz; kurumlar için yeniden düşünme, yapılanma, değerlerini gözden geçirme ve kamuoyuyla bağlarını güçlendirme sürecine dönüşebilir.
Bugün, kurumlar hakkında kamuoyunda yer alan olumsuz içeriklerin doğurabileceği etkilerden ve bunların nasıl fırsata dönüşebileceğinden bahsedeceğiz…
Kurumlar zaman zaman kamuoyunun gündemine beklenmedik ve kontrol dışı olumsuz içeriklerle gelebilir. Bu tür içerikler, ilk etapta belirsizlik, kırılganlık ve hatta pazar kaybı gibi riskler barındırabilir.
Ancak böyle krizler aynı zamanda bir görünürlük artışı yaratır. Bu görünürlük, markanın daha önce ulaşamadığı kitlelerle temas kurması için güçlü bir fırsat sunar.
İletişim dünyasında hiçbir algı sabit değildir. Algılar değişir, dönüşür ve doğru yönlendirilirse kurum lehine çalışır.
Bu nedenle kriz anlarında sergilenecek şeffaf, samimi ve kararlı iletişim, tanınırlığı güvene, güveni ise uzun vadeli itibara dönüştürebilir.
Nasıl mı?
Krizler, kurumlara şu temel soruları yanıtlama ve paylaşma fırsatı verir.
Biz kimiz? Ne yapıyoruz? Ne için varız? Hangi değerlere sahibiz? Toplumumuza nasıl katkı sağlıyoruz?
Bu sorulara verilen net ve içten yanıtlar; samimi, proaktif ve tutarlı bir iletişim kampanyasıyla kamuoyuyla paylaşıldığında, markanın kimliğini, topluma katkılarını, sektörel duruşunu ve sürdürülebilir değer anlayışını görünür kılar.
Böylece hem marka bilinirliği artar hem de kurum; sorumluluk sahibi, şeffaf ve gelişime açık bir paydaş olarak konumlanır.
Bu konumlandırma, güvene, iş birliğine ve uzun vadeli katma değere dönüşür. Marka ile hedef kitle arasında gerçek bir bağ kurulmasını sağlar.
Sonuç olarak; İletişimin yönü daima belirleyicidir...
Krizler; doğru iletişimle doğru yönetildiğinde bir kırılma değil; bir açıklıktır.
Ve o açıklık, doğru bakıldığında yeni bir yolun başlangıcına dönüşebilir.
Her yeni yol, yeni bir yolculuk… Her yeni yolculuk ise yeniden tanımlanma ve tasarlanma şansı taşır.
İletişim; güven inşasının, dönüşümün ve toplumsal etki yaratmanın ve bağ kurmanın en güçlü aracıdır.
Ve unutulmamalıdır ki:
“İletişim dünyasında hiçbir algı sonsuz değildir. Kalıcı olan, bu algının nasıl yönetildiğidir.”
Marketing&Marketing Programı
Nisan 2016