İçimizdeki BİZ, ZÜMRÜDÜ ANKA
Zarifliği, nezaketi, sadakati, göz kamaştırıcı görünümü ve her bir teleğinde bulunan değerli takıların paha biçilmez ahenkli renk seremonisi; ressamların kendince çizdiği masum, mazlum ve göz alıcı kuş…
Masallara konu, şairin şiirlerine ilham, iddialı bestekarların dillerden düşmeyen melodilerine tema olan, filmlere konu olmuş Zümrüdü Anka Kuşu…
Kafdağı’nın arkasına gidebilen, gözyaşlarının pek çok yarayı iyileştirdiğine inanılan ve dahası bilgeliği temsil eden, haleli ela gözlü, küllerinden yeniden hep yeniden doğan Zümrüdü Anka Kuşunun hikayesi belki bize de ilham verir, içimizdeki Simurg’a doğru içsel bir yolculuğa çıkmamıza yardımcı olur…
Efsaneye göre kuşların hükümdarı olan Simurg ( Zümrüdü Anka ), Bilge Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş…
Kuşlar Simurg’un kendilerini kurtaracağına, dünya ile göğün arasında birliği sağlayacağına ve bereket getireceğine inanırlarmış.
Ama içlerinden hiçbiri Simurg’u görmemiş. Simurg ortada görünmedikçe zamanla kuşkulanır olmuşlar, beklemişler beklemişler ve sonunda umudu kesmişler.
Ve derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş kafilesi Simurg’un kanadından koptuğunu düşündükleri bir tüy bulmuşlar…
Simurg’un var olduğuna yeniden inanan bütün kuşlar kafileye katılmışlar, mutlulukla kanat çırpmışlar ve Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağının doruklarındaymış. Oraya ulaşmak için ‘’Yedi Dipsiz Vadi’’yi aşmaları gerekiyormuş.
Bu Yedi Dipsiz Vadi; İstek, Aşk, Marifet, İstisna, Tevhit, Şaşkınlık ve Yok Oluş vadileriymiş.
Kuşlar yola koyulup zarif zarif kanat çırpmaya devam ederken enerjisiz kalanlar, morali bozulanlar, umudu kırılanlar ve ardından sırayla düşenler olmuş. İsteği, sebatı az olanlar, dünyevi olaylara takılanlar birer birer dökülmüşler…
En önce haşmetli alımlı çalımlı sesiyle bülbül geri dönmüş; güle vurgunum aşkımı bırakamam demiş…
Papağan gösterişli tüylerimden dolayı demiş bir damla gözyaşı dökmüş ve geri dönmüş…
Kartal mağrur bir eda ile ben yükseklerdeki hükümranlığımı bırakamam demiş…
Baykuş ise viranesini özlemiş sıla demiş özlem demiş vatan demiş…
Balıkçıl kuşu bataklığımdaki avlar beni bekler demiş, demişte demişler…
Efsanevi haşmetli ‘’Yedi Dipsiz Vadi’’ üzerinde uçtukça sayıları azalmış. Hisleri değişmiş, niyetler, bakış açıları farklılaşmış…
Güzelliklerinden eser kalmamış, o zarif kanatlar biçimsiz mi biçimsiz bir hal almaya başlamış…
Biri; ben biliyorum siz bilmiyorsunuz, bir diğeri yanlış yoldan gidiyorsunuz yanlış yapıyorsunuz demiş… Farklı sesler yükselmeye başlamış, ahenkle dans eden kanat çırpışları yerini karmaşaya gürültüye bırakmış.. Herkesin fikri kendine doğru gelmiş, kızgınlıklar, kırgınlıklar artmış, birlik ve beraberlik kaybolmuş… Büyü bozulmuş…
Etekleri Kaf Dağının doruklarında olan Simurg’un yuvasına ulaşmak, Yedi Dipsiz Vadiyi aşmak öyle kolay değilmiş…Hepsi birbirinden girift ve çetin vadileri aşmak Kaf Dağına ulaşmak Simurg’un yuvasına varmak hayal olmuş…
Vazgeçmişler…
Son bir hamleyle geriye kalanlar gayrete gelip tekrar yola düşmüşler az gitmişler uz gitmişler… Sonunda Kaf Dağının eteklerine ulaşmışlar… Varmışlar Kafdağı’na varmasına da geriye kala kala otuz kuş kalmış…
Sonunda sözcükler çözmüş sırrı; Farsça *si * otuz, murg ise * kuş* demekmiş…
Gizemli sırlı ulaşılmaz yuvaya ulaşınca anlamışlar ki onların her biri bir Simurg’muş…
Otuz kuş aslında; sultanın kendileri olduğunu, acı, yorucu ve zorlu bir tecrübe ile öğrenmişler.
Bunca yolculuk; içsel bir yolculuk, kendine dönüş yolculuğuymuş..
Yani bilge ve kurtarıcı mükemmel ulaşılmaz kuş; bu efsunlu ‘’Yedi Dipsiz Vadi’’yi geçen kuşmuş…
Küllerinden yeniden doğan Zümrüdü Anka Kuşu alımlı çalımlı gösterişli haşmetli kuş… Gözyaşları şifa olan, bilgeliği ve güzelliği dillere destan olan Zümrüdü Anka Kuşu…
Varoluş, diriliş sembolü olarak anılan Zümrüdü Anka Kuşu…
İçimizdeki BİZ… Her birimiz birer Simurg olmayı göze almalıyız aslında… Benliğini aşan, egosunu törpüleyen, körü körüne bağlanmayan, sorgulayan, düşünen, kendini geliştiren, başaracağına inanan azimli sebatlı…
Sabreden ve emek veren her insan aslında kendi Zümrüdü Anka Kuşuna bulur eninde sonunda… Yeterki istesin!!